6 Mayıs 2010 Perşembe

İlk Kontrol. Ve bizim fasulyemiz...


Güzel haberi aldıktan sonra, insan kendi içinde çelişkili duygular yaşamaya başlıyor. İçinizdeki delice çoşkuya hafif bir endişe eşlik etmeye başlıyor. Tüm dünyaya ben hamileyim diye haykırmak isterken, "Acaba bebeğim sağlıklı olacak mı?", "Herşey yolunda gidecek mi" soruları bu isteği biraz frenliyor. Karışık duygular dönemi başlıyor. Hemen internete girilip, araştırmalar yapılıyor. Beynimizde binlerce soru ve alıncak cevap bizi bekliyor.

Hamilelik haberini öğrendiğinizde yaklaşık 4 hafta geri de kalmış oluyor. Yani 1 ay bitti bile. İlk kontrole gitmek için günler sayılmaya başlanıyor. Kalp atışını duymak, onun sağlıklı olduğu haberini almak için giderek sabırsızlanıyorsunuz.

6. ya da 8. hafta da ilk kontrol için doktorumuz bizi çağırıyor. Doktora doğru uzanan yolculuk bitmek bilmiyor. Kafamıza mıhlanan sorular, asker gibi sıraya dizilmiş bekliyor. Ve işteeee... o büyülü ana geliyor sıra, miniğimizin o ilk seslenişi bize. "dıp dıp dıp dıp" kalbi olanca hızıyla çarpıyor, sanki bir an önce oradan çıkmak istercesine. O kadar minik ki, fasulye tanesine benziyor. Kalbimiz yerinden fırlıyor, onun ki ile birlikte atmaya başlıyor.

Sonra sıra, beynimizdeki soru ordusuna geliyor. Teker teker gönderiyoruz askerleri. Doktor alışmış olsa gerek, büyük bir sakinle karşılıyor askerleri. Cevaplarını veriyor. Rahatlıyoruz, ara sıra sessizlikler oluyor. Daha çok başındayız, bizi neler bekliyor. "Herşey yolunda gidecek mi" endişesi yine yerini alıyor kalbimizde.

Doktor ile yollarımız ayrılırken "Eskisi gibi devam et herşeye" "Endişe etme" "Bir sorun olursa mutlaka ara" diyor. "Sorun???" diyorum. "Kanama ya da herhangi bir ağrı" diyor.

İşte o an ikili delilik geri dönüyor. Kafamda yeni soru ordusu ile evin yolunu tutuyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder