6 Mayıs 2010 Perşembe

İlk 3 Ay...


Eve döndükten sonra, heyecan giderek büyümeye devam eder. Miniğinizin size ses vermiş olmasının rahatlamısıyla, en yakınlar aranır, telefonda yapılan bol çığlıklı ve ağlamalı konuşmaları "ama başka kimseye söylemeyin, şu 3 ay bir bitsin" cümleleri takip eder.

O yüce 3 ay, O bitmek bilmeyen 3 ay yok mu? İkili delilik artık geri dönmüştür. 6 ya da 7. haftada başlayan mide bulantılarına, halsizlik ve dayanılmaz uyku eşlik eder. Kafanızı koyduğunuz her yer prenses yatağıdır mubarek. Bir de şu mide bulantıları olmasa... (Bazı şanslılar hariç, bir çok hamile, bu dertten muzdarip)

Bu bulantı, öyle bir bulantı ki. Siz deyin araba tutması, ben diyeyim roller coaster sevdası.
O bir zamanlar iştahla yediğiniz yemekler, artık kabusunuz olmuştur. En ufacık bir koku ya da yemek görüntüsü (hatta düşüncesi) alır götürür midenizi başka diyarlara.

Hem öyle zencefilli çaylar, beyaz leblebilerde uyandıramaz sizi bu kabustan. Bunun ilacı zaman. 12-14. haftada bir de bakmışsınız, kabus peşinizi bırakmış. Ettiğiniz dualar kabul olmuş. Mide bulantısı mı o da ne? Şimdi o güzel günler bizi bekler.

Mide bulantısını az da olsa hafifletmeyi ben şu şekilde başardım. Pardon! Başardık. Eşim sayesinde, bu zor zamanları atlattım:)

Öncelikle, Kocanız ya da yakınınzda olan biri sabah gözünü açtığınız anda, kahvaltıyı yatağa getirmeli. Kahvaltı dediysem, öyle hemen mükellef köy kahvaltısı falan hayal etmeyin. Beyaz ekmek, biraz yağsız peynir ve çok açık bir çay. Eğer yiyebilirseniz, sonrasında, sütlü ve ballı mısır gevreği. Süt ve Mısır gevreği büyük miktarda almanız gereken besini sağlıyor size. (1-2 hafta:)

Sonra mı? yataktan yavaş yavaş kalkıp, bulantı hissini unutmaya çalışın. Eğer çalışıyorsanız vay halinize, bir de trafik varsa, yanınıza mutlaka bir torba alın:) Önlem amaçlı.

Ben 3. ayımda işten ayrıldım. Bulantılarımın geçmesine çok yardımcı oldu. Yorgunluk ve stres, bulantıyı kabusa dönüştüren 2 canavar adeta. Dinlenmek ve mümkünse ev yemeği yemek, çok ama çok iyi geliyor. Çalışıyorsanız da yanınızda kendi yemeğinizi götürün ve 1-2 saat öğle şekerlemesi yapın. Bu da yardımcı oluyor.

İlk 3 ay en yakın dostlarınız, makarna, peynir ekmek, lapa pilav, yoğurt ve haşlanmış patates. Onlarla iyi geçinmeye bakın. Ben kendimi yemek yemek için zorlamadım hiç.

Her gün içtiğim multivitamin yeterli oldu bebeğim için. İlk 3 ay önemli olan, bebeğinizin gerekli vitamin ve mineralleri alabilmesi. Bunları da bizim depomuzdan aldıkları için endişelencek bir durum yok yani. Siz yeterki ruh sağlığınızı koruyun, ve moralinizi yüksek tutun.

Çünkü bebişler, anne karnındayken anlamaya ve hissetmeye başlıyor. Bizim sevgimizle büyüyor.
Miniğinizi sevin ve ona içinizde mutlu bir ortam yaratın.

İlk Kontrol. Ve bizim fasulyemiz...


Güzel haberi aldıktan sonra, insan kendi içinde çelişkili duygular yaşamaya başlıyor. İçinizdeki delice çoşkuya hafif bir endişe eşlik etmeye başlıyor. Tüm dünyaya ben hamileyim diye haykırmak isterken, "Acaba bebeğim sağlıklı olacak mı?", "Herşey yolunda gidecek mi" soruları bu isteği biraz frenliyor. Karışık duygular dönemi başlıyor. Hemen internete girilip, araştırmalar yapılıyor. Beynimizde binlerce soru ve alıncak cevap bizi bekliyor.

Hamilelik haberini öğrendiğinizde yaklaşık 4 hafta geri de kalmış oluyor. Yani 1 ay bitti bile. İlk kontrole gitmek için günler sayılmaya başlanıyor. Kalp atışını duymak, onun sağlıklı olduğu haberini almak için giderek sabırsızlanıyorsunuz.

6. ya da 8. hafta da ilk kontrol için doktorumuz bizi çağırıyor. Doktora doğru uzanan yolculuk bitmek bilmiyor. Kafamıza mıhlanan sorular, asker gibi sıraya dizilmiş bekliyor. Ve işteeee... o büyülü ana geliyor sıra, miniğimizin o ilk seslenişi bize. "dıp dıp dıp dıp" kalbi olanca hızıyla çarpıyor, sanki bir an önce oradan çıkmak istercesine. O kadar minik ki, fasulye tanesine benziyor. Kalbimiz yerinden fırlıyor, onun ki ile birlikte atmaya başlıyor.

Sonra sıra, beynimizdeki soru ordusuna geliyor. Teker teker gönderiyoruz askerleri. Doktor alışmış olsa gerek, büyük bir sakinle karşılıyor askerleri. Cevaplarını veriyor. Rahatlıyoruz, ara sıra sessizlikler oluyor. Daha çok başındayız, bizi neler bekliyor. "Herşey yolunda gidecek mi" endişesi yine yerini alıyor kalbimizde.

Doktor ile yollarımız ayrılırken "Eskisi gibi devam et herşeye" "Endişe etme" "Bir sorun olursa mutlaka ara" diyor. "Sorun???" diyorum. "Kanama ya da herhangi bir ağrı" diyor.

İşte o an ikili delilik geri dönüyor. Kafamda yeni soru ordusu ile evin yolunu tutuyoruz.

4 Mayıs 2010 Salı

‹kili Delilik. Hamilelik.


Hamile kalma hissiyat›, bir kad›n›n yaflad›€› en karmafl›k duygulardan biri olsa gerek. Hamile kalmaya haz›r olmad›€›m›z dönemlerde, hamilelik ile ilgili korku dolu anlar yaflar›z. Adetin gecikti€i günlerde, "Ya hamile kald›ysam?", endiflesini duyar, test sonucunu beklerken " Allah'›m söz veriyorum, bir daha dikkat edece€im" diye yeminler ederiz. Sonuç negatif ç›kt›€›nda rahatlar, verdi€imiz sözleri unuturuz:) Çok kere bu gel-git dönemini yaflar, gece uykular›m›z› kaç›r›r›, sabah› zor ederiz.

Ama bir gün öyle bir an gelir ki, o yüce dürtü içimizde k›p›rdanmlar› bafllat›r. "Art›k bir çocuk istiyorum, onu büyütmeye haz›r›m" dürtüsü. Onca korku dolu ve yemin edilen zamanlardan sonra, art›k içimiz rahatt›r. "Ne olursa olsun" dönemine girmiflizdir. Türk filmlerindeki gibi, bu iflin hemen olaca€›n› düflünür, hamilelik haberini duymak için sab›rs›zlan›r›z. Eskiden utana s›k›la girdi€imiz eczane kap›lar›ndan, cengaver gibi girer, gururla "Bir gebelik testi lütfen" deriz. Koflarak, güle oynaya eve gelir, testi yapar ve bu sefer heyecanla sonucu beklemeye bafllar›z.

O da ne? Sonuç negatif mi? Önceden bu habere sevinirken, flimdi yelkenler suya düflmüfltür. Nas›l olur? o kadar da emindik ki olaca€›ndan. ‹kili delilik bafllam›flt›r. Bir zamanlar hamile kalma endiflesi flimdi yerini hamile kalamama psikolojisine b›rakm›flt›r.

‹çimizden flansl› olanlar, 2. ya da 3. denemede mutlu haberi al›rlar. Ancak ça€›m›zda bir çok kad›n, hamile kalmak için gerçekten çaba sarfediyor. Üzüntüler çekiy›r, umutsuzlu€a kap›l›yor. Hamile kalabilme oran› ise her ay %25. Bunu bilsekte içimizi hemen bir korku kapl›yor. "Bunca y›l her ay hamile kalmayay›m diye dua ettim, sonunda bu dua gerçek oldu" gibi hurafelere inanmaya bafll›yoruz:)

Sa€l›k aç›s›ndan çok ciddi problemler yoksa, emin olun her kad›n bir gün hamile kal›yor. Deneyimledi€im ve uzmanlardan dinledi€im bir gerçek var. E€er bu ifli kafaya takarsan›z, içinden ç›k›lmaz bir hal al›yor. Kendinize her gün flu cümleyi söyleyin "Ben bu bebe€i istiyorum, ve o gelece€i zaman› biliyor" Her bebek dünyaya gelmek istedi€i zamanda gelir. Sizin bebe€iniz ne zaman gelmek isterse, buna o karar verir. Rahatlay›n ve ona karar vermesi için zaman tan›y›n.

fiimdi s›ra bizim ufakl›kta, karar› ona b›rakt›k, art›k yolda:)